Bir İşten Maksat Ne İse Hüküm Ona Göredir
Hükmün belirlenmesinde niyet ve amaçların öncelikli olarak dikkate alınacağını ifade eder. İbadet, ukubât ve muamelat alanında bu ilke söz konusudur.
Yani akitlerde itibar edilecek husus tarafların kullandığı lafızlar, bu lafızların siga ve kipleri değil, bu lafızlardan kastedilen anlam ve niyetlerdir.
Şek ile Yakin Zail Olmaz
Meydana geldiği, var olduğu kesin olarak bilinen bir durumun, sonradan ortaya çıkan şüphe ve tereddüt sebebiyle ortadan kalktığına hükmedilmez; anlamına gelir.
Bu külli kaideye bağlı kurallar şunlardır:
- Bir şeyin bulunduğu hal üzere kalması asıldır. Yani bir şeyin belirli bir hâl ve vasıfta olan bu hal ve vasfın devam ettiğidir. Aksi ispata muhtaçtır.
- Beraet-i zimmet asıldır. Şahısların herhangi bir borç veya yükümlülüğünün olmaması asıldır.
- Sıfat-ı ârızada aslolan ademdir: Normal şartlarda olmayıp sonradan ortaya çıkan vasıf asıl olmaz.
- Bir zamanda sabit olan şeyin, hilafatına delil olmadıkça bekasıyla hükmedilir.
Meşakkat Teysiri Celb eder
Zorluk ve zahmet kolaylaştırma nedenidir. Zorluk oluşturan hükümler hafifletilerek mükellefin güç yetirebileceği hale getirilir.
Bu külli kaidenin alt kuralları şunlardır:
- Bir iş dik oldukta müttesi’ olur: Yani bir işte zorluk ve darlık görülürse rahatlatıcı hükümler getirilir.
- Zaruretler memnu’ olan şeyleri mübah kılar: İşlenmesi yasaklanmış olan bazı şeyler zaruref durumlarında mübah hale gelir. Zaruret can ve mal tehdididir.
- Zaruretler kendi miktarlarınca takdir olunur: Zaruret sebebiyle tanınan kolaylık ve ruhsat hükmü zaruret miktarıyla sınırlıdır.
- Bir özür için caiz olan şey, o özrün zevaliyle batıl olur.
- İztırar gayrin hakkını iptal etmez: Zaruret hali başkasına ait kul haklarını düşürmez.
- Hacet umumi olsun, hususi olsun zaruret menzilesine tenzil olunur. Hacet terimi zaruretin alt seviyesidir. İnsanların genel olarak yaşantılarını aksatan toplumsal ve kalıcı zorluklardır.
Adet Muhakkemdir
Bir hükme varmak için örf ve âdet hakem kılınır. Mecelledeki “İnsanların devamlılık kazanan uygulamaları hukuki hükümlere kaynaklık eder.” hükmü âdetin hukuki hükümlere kaynak edeceğinin bir başka delilidir.
Bu külli kaideye dair diğer kurallar şöyledir:
- Örfen ma’ruf olan şey şart kılınmış gibidir: Örf ve adet olduğu bilinen şey, açıkça konuşulup karara bağlanmış hususlar gibidir.
- Örf ile tayin nass ile ta’yin gibidir.
- Beyne’t-tüccar ma’ruf olan şey beyinlerinde meşrut gibidir: Tüccarlar arasında bilinen bir şey, anlaşmalarında geçerlidir gibidir.
Zarar ve Mukabele Bi’z Zarar Yoktur
Bir kişinin başka bir kişiye zarar vermesi ya da kendisine verilen bir zarara aynı şekilde zararla karşılık vermesi yasaktır.
Bu külli kaidenin kapsamına giren kurallar şunlardır:
- Zarar izale olunur: Zararın belirli prensipler çerçevesinde ortadan kaldırılması gerekir.
- Zarar bi kaderî’l – imkân def’ olunur: Zarar imkân dâhilinde ortada kaldırılır.
- Zarar-ı âmmı def için zarar-ı hâs ihtiyar olunur: Genel zararı önlemek için özel zarar tercih edilir.
- Zarar-ı eşedd zararı ehaff ile izale olunur: Daha şiddetli bir zararı def için hafif olan zarar tercih edilir.
Yorum yap