Kur’an-ı Kerim’de namazın şartları ve rükünlerinin neler olduğu ifade edilmiştir. Günlük namazların kaç rekat olduğu Hz. Muhammed’in (s.a.v.) uygulamalarıyla sabit olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayetlerde namaz vakitlerinin beş vakit olduğu ifade edilmiştir. Ancak vakitlerin başlangıcı ve sonları açıkça belirtilmemiştir. Namaz farz kılındıktan hemen sonra Cebrail (a.s.) gelip Hz. Muhammed’e (s.a.v.) namazın nasıl ve hangi vakitlerde kılınacağını öğretmiştir. Bunu Cebrail’in imamlığı hadisiyle biliyoruz.
Namaz Vakitleri
- Sabah Namazı Vakti: Sabah namazı vakti fecr-i sadık (gerçek fecir) ile yani tan yerinin ağarmasıyla başlar güneşin doğuşuyla biter.
- Fecr-i Kâzib: Birinci tandır. Aldatan fecir anlamındadır. Doğu ufkunda beliren aydınlıktır. Bu aydınlık kısa sürede kaybolur ve karanlık tekrar çöker.
- Fecri Sâdık: İkinci tandır. Sabaha karşı yayılmaya başlayan aydınlıktır. Sabah namazının girme ve oruç için imsak vaktidir.
- Hanefiler sabah namazının ortalık biraz aydınlanınca kılınmasını müstehap (isfar) kabul ederler. Diğer üç mezhep ise tağlis yapmayı (sabah namazını karanlıkta, erkenden kılınması) faziletli sayarlar.
- Öğle Namazı Vakti: Güneşin istivâdan (gökyüzünün en yüksek noktası) batıya meyletmesi (zeval) ile başlar. Vaktin bitimi ise Ebu Yusuf, İmam Muhammed, Maliki, Şafii ve Ahmet b. Hanbel’e göre cisimlerin gölgesinin bir misli uzamasına kadardır. Fey-i zeval bunun dışındadır. Bu vakte asrı evvel denir. Ebu Hanife’ye göre ise öğle vakti fey-i zeval haricinde cisimlerin gölgesinin iki katına çıkmasıyla sona erer. Buna asr-ı sâni denir.
✍ Fey-i zeval: Güneş tam tepedeyken cisimlerin yere düşen gölgesi
✍ Asr-ı evvel: Birinci ikindi
✍ Asr-ı sâni: İkinci ikindi
⚠️Yaz mevsiminde sıcak dolayısıyla öğlenin biraz geciktirilmesi (ibrad) müstehaptır.
- İkindi Namazı Vakti: Öğle namazının bitişiyle başlar güneşin batışı ile son bulur. İkindi namazı kılınırken kerahete (güneşin batış vakti) bırakılmamalıdır.
- Akşam Namazı Vakti: Güneşin batmasıyla başlayıp batı ufkunda şafağın kaybolmasıyla sona erer. Ebu Hanife “şafak”ı batı ufkunda akşamleyin meydana gelen kızıllık sonrası aydınlık olarak tarif eder. Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve diğer mezhepler ufukta meydana gelen kızıllıktır diye “şafak”ı tanımlar.
- Yatsı Namazı Vakti: Batı ufkunda beliren şafağın kaybolmasıyla başlayıp ikinci fecrin (fecr-i sadık) oluşumuna kadar devam eder. Yatsı namazını gecenin üçte biri geçinceye kadar geciktirmek müstehap, yarısına kadar geciktirmek mübahtır. Özürsüz ikinci fecre kadar geciktirmek namazın vaktini geçirme ihtimali dolayısıyla mekruhtur.
Kutuplarda Namaz
Bir veya iki vaktin oluşmadığı kutup bölgelerinde namaz vakitleri ile ilgili farklı görüşler ileri sürülmüştür:
- Bazı fıkıh bilginleri yatsı vakti oluşmadığı için yatsı namazının farz olmadığın bildirmişlerdir.
- Bir kısım alim yatsının kaza olarak kılınması gerektiğini veya vaktin gerçekleştiği en yakın bölgenin esas alınması gerektiğini ifade etmiştir. Çünkü namazın asıl sebebi vakit değil Allah’ın emridir.
- Günümüz fıkıh bilginlerinden bazıları 45. paraleldeki namaz vakitlerinin bir kısmı Mekke’deki namaz vakitlerinin esas alınması gerektiği görüşünü savunmuştur.
Namazda Cem (Cemu’s-salâteyn):
Namazda cem hususu sadece öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazları için söz konusudur. Bu namazlardan ikindiyi öğle, yatsıyı akşam vaktinde kılmaya “cem’i takdim”; öğleyi ikindi, akşamı yatsı vaktinde kılmaya da “cem’i te’hir” denir. Bundan ayrı olarak da öğle ve akşamı kendine ait vaktin sonunda; yatsı ve ikindiyi de kendine ait ilk vakitte kılmaya “cem’i sûri” denir.
Namazda Cem Hakkında Mezheplerin Görüşleri
- Hanefiler cem’i sadece hac esnasında Arafat ve Müzdelife’de yapılacağını belirtir,
- Şafii, Mâliki ve Hanbeliler hem hacda hem de mazeret durumunda diğer zamanlarda da yapılabileceğini belirtir.
- Malikilerden Eşheb el-Kaysî, Şafilerden İbnü’l-Münzir gibi bazı alimler alışkanlık haline getirilmeden özür olmaksızın da cem yapılabileceğini belirtirler.
- Hanbeliler, hasta, ihtiyaç ve mazeret durumunda bu vakitlerde cem’ yapılabileceği görüşündedirler.
✋Tüm bunlarla beraber bu ruhsatın amacı dışında kullanılması namazı üç vakte indireceğinden doğru değildir ve olabildiğince kaçınılmalıdır.
Cumanın Önemi ve Hükmü
İlk Cuma Namazı: Hz. Muhammed, hicret esnasında Salim b. Avf yurdunda Ranuna vadisinde Beni Salim namazgahında ilk cuma hutbesini okumuş ve cuma namazını kıldırmıştır.
Cuma Namazının Hükmü: Şartlarını taşıyan kimselere cuma namazının farz-ı ayn ve iki rekât olduğu kitap, sünnet ve icma ile sabittir.
Cuma Namazının Farz Olmasının Şartları
- Erkek Olmak: Kadınlara farz değildir. Kadınlar cumayı kılarlarsa öğle namazını kılmazlar.
- Hür Olmak: Köle cuma namazını kılarsa, cuma öğle yerine geçer.
- Mukim Olmak: Dinen yolcu sayılan kimseye farz değildir.
- Sağlıklı Olmak: Hasta olan; hastalığının artmasından korkulan kimseye, hasta bakıcıya, yürümekten aciz yaşlıya, bazı âlimlere göre refakatçisi olsa bile kör ve kötürüme cuma farz değildir.
- Mazeretli Olmamak: Cumaya gitmesi halinde mal, can ve namus tehlikesi bulunanlara, cuma farz değildir. Mahpus olmak, tehlikeli soğuk ve sıcak, nöbet, düşman korkusu gibi durumlar dinen mazeret sayılır.
Cuma Namazının Sahih Olmasının Şartları
Kılınan cumanın geçerli olması için gereken şartlar şöyledir:
- Devlet başkanı ve görevlendirdiği kimsenin kıldırması gerekir.
- Yöneticilerce izin verilen ve halka açık yerde kılınması şarttır.
- Öğle namazı vaktinde kılınması gerekir: Cumanın kazası olmaz.
- Cemaatin olması gerekir:
- Ebu Hanife cemaat sayısını imam hariç en az üç,
- Ebu Yusuf imam hariç en az iki,
- İmam Mâlik otuz, İmam Şafiî ve Ahmet b. Hanbel ise kırk kişi olarak açıklamışlardır.
- Cuma namazından önce hutbe okumak: Ebu Hanife cumanın rüknünün zikrullah olması dolayısıyla “Elhamdülillah” demenin yeterli olacağını; Ebu Yusuf ve İmam Muhammed hutbenin en az tahiyyat miktarınca olması gerektiğini belirtmişlerdir.
- Hutbenin vacipleri hatibin hutbeyi abdestli ve ayakta okumasıdır. Cumanın sünnetleri ise hutbeyi iki kısma ayırma ve arada üç ayet okuyacak miktarda oturma, hutbeyi uzatmama ve ikinci hutbede müminlere duadır.
- Cumanın şehir ve şehir civarında kılınması şarttır.
- Hanefiler şehri; valisi, yargıcı bulunan ve kalabalığın yaşadığı yer, şehir civarını ise ezanın duyulduğu yer olarak tarif eder.
- Şafii ve Malikiler halkın devamlı oturduğu köy veya şehirlerde kılınması gerektiğini belirtir.
- Hanbeliler, en az kırk kişinin oturduğu yerde cumanın kılınabileceğini savunurlar.
- Diyanet İşleri Başkanlığı 1933 yılında dini delilleri inceleyerek köylerde de cuma namazının kılınabileceğini açıklamıştır.
Cumanın Vakti
Cuma namazı cemaatle ve öğle namazı vaktinde kılınır. Ezan okunduktan sonra dört rekâtlık cumanın sünneti kılınır. İmamın hutbeye çıktığı esnada ve hutbe okurken bu namaz kılınmaz. İmam minbere çıkarken iç ezan okunur. Daha sonra imam ayakta ve cemaate yönelerek hutbeyi okur. Hutbe bitince müezzin kamet getirir. Ardından imam sabah namazının farzı gibi iki rekât cuma namazını kıldırır. Cumanın farzı bitince dört rekât cumanın son sünneti kılınır.
✉️ Ülkemizde, cuma namazındaki ihtilafları gidermek için uzun süreden beridir kılınan son öğle namazı (zuhr-i âhir), delilin olmaması, bid’at kapsamına girmesi gibi tehlikeler dolayısıyla çok doğru değildir. İlgili okumalar için araştırma yapınız.
Yorum yap