Psikolojik Yapıların Ölçülmesindeki Problemler

psikolojik yapıların ölçülmesindeki problemler

✍️ Yüksek Lisans Ölçme Kuramları 2. hafta ders notları

Psikolojik yapılar soyut olup sadece dolaylı olarak değerlendirilebildiklerinden dolayı, bu tür değişkenleri ölçmek üzere araçların geliştirilmesinde birçok problemle karşı karşıya kalınmaktadır.

Psikolojik bir yapının ölçülmesinin istendiği üç örnek durum düşünelim:

  1. Bir personel psikoloğu bir endüstri şirketinde işe başvuran adaylar için bir mekanik yetenek testi geliştirmek istemektedir.
  2. Bir okul psikoloğu öğretmenlerin fiziksel engelli öğrencilere karşı tutumlarını değerlendiren bir ölçek geliştirmek istemektedir.
  3. Bir beşinci sınıf öğretmeni öğrencilerin bölme yapabilme becerilerini belirleyecek bir ünite testi geliştirmek istemektedir.

Bu örnek durumlardaki yapılar, mekanik yetenek, engelli çocuklara karşı tutum ve bölme işlemi becerisi gibi birbirinden oldukça farklı yapılar olmasına karşın, her bir durumda testi geliştiren birey bütün psikolojik değerlendirmelerde ortak olan en az beş ortak problemle baş etmek zorundadır.

1. Herhangi bir yapının ölçülmesi için evrensel olarak kabul edilen tek bir yaklaşım yoktur.

Bir psikolojik yapının ancak dolaylı olarak ölçülebilmesinden dolayı, aynı yapı hakkında çalışmada bulunan farklı iki kuramcının, yapıları işlevsel olarak tanımlarken çok farklı davranış tiplerini seçmesi pekala mümkündür. Örneğin, öğrencilerin bölme işlemi becerilerini değerlendirmek isteyen bireyin içinde bulunduğu durumu düşünelim. Öğrencilerin kafasının içine doğrudan bakıp, bölme işlemini ne kadar bildiklerini görebilmenin herhangi bir yöntemi olmadığından, birey öğrencilerin konu hakkındaki bilgilerin kapsamını gösteren bazı davranışları belirlemek zorundadır.

Bir yaklaşım öğrencilerin bir dizi bölme problemini çözmesini, diğer bir yaklaşım bölme işlemi yapılırken takip edilen aşamaların sıralı bir şekilde anlatılmasını, bir diğer yaklaşım ise bir bölme işleminin çözümünde bulunan hataların belirlenmesini gerektirebilir. Dolayısıyla farklı işlevsel tanımlamaların sonucunda farklı ölçme yöntemleri ortaya çıkmakta ve öğrencinin bilgi düzeyi hakkında farklı sonuçlara yönlendirilmektedir.

2. Psikolojik ölçümler genellikle davranışların sınırlı örneklemlerine dayalıdır.

Verilen örnekte, bölme işlemiyle ilgili olası bütün problemlerle öğrencileri karşı karşıya bırakmak ve bunları çözmelerini beklemek mümkün değildir. Bu nedenle bu alandaki becerileri ölçmek için yapılan her girişim bu tür problemlerin sadece bir örneklemini içermelidir. Davranışsal alandan temsil edici bir örneklem oluşturabilmek için gerekli olan madde sayısının ve kapsamın belirlenmesi ölçme yöntemi geliştirmede önemli bir problemdir.

3. Elde edilen ölçümler her zaman hata içerir.

Çoğu psikolojik ölçme sınırlı sayıda gözleme dayalıdır ve genellikle sadece belli bir zaman noktasında alınmıştır. Tekrar bölme testini alan öğrenci örneğini düşünelim. Eğer aynı test aynı öğrencilere art arda iki kere uygulanırsa, yorgunluk, sıkılma, unutma, tahmin etme, dikkatsiz işaretleme veya hatalı puanlama gibi etkilerden dolayı kişinin farklı bir puan alması muhtemel olacaktır. Eğer daha farklı bir test formu alırlarsa da, bu belirtilen etkenlerin yanı sıra kapsam çeşitliliğinden dolayı puanlar değişebilecektir. Konunun örneklenmesi ve durumlara dayalı bireylerin puanlarındaki böyle tutarsızlıklar hata olarak ele alınmalıdır. Böylece psikolojik ölçümlerdeki sürekli problemlerden biri de verilen bir gözlem setinde bulunan hataların derecesinin nasıl tahmin edileceğidir.

4. Ölçme ölçeklerindeki birimlerin iyi tanımlanmasındaki yetersizlik diğer bir problemdir.

Bir bölme testindeki soruların hiçbirini yanıtlayamayanların sıfır puan alması, onların hiçbir bölme becerisine sahip olmadığını gösterir mi?

Eğer Aslı 5 maddeyi, Berke 10 maddeyi ve Deniz 5 maddeyi doğru olarak yanıtlarsa, Aslı ve Berke arasındaki yeterlilik farkıyla Berke ve Deniz arasındaki yeterlilik farkını aynı olarak kabul edebilir mi?

Bu üç öğrenci de beceri boyutunda eşit aralıklara mı dizilmişlerdir? Ölçeğin özelliklerini tanımlama, birimlerini etiketleme ve çeşitli değerleri yorumlama karmaşık bir sorundur ve ne zaman psikolojik bir araç geliştirilse veya bir ölçek sistemi oluşturulsa bunlar dikkate alınmak zorundadır.

5. Psikolojik yapılar sadece işlevsel tanımlarla tanımlanamaz, aynı zamanda diğer yapılarla veya gözlenebilir olgularla ilişkileri de ortaya konulmalıdır.

Bir psikolojik ölçüm, gözlenebilir tepkilere dayalı olmasına rağmen, altta yatan kuramsal yapının ışığında yorumlanamazsa fazla bir anlama sahip olmayacaktır veya kullanışsız olacaktır. Dolayısıyla Lord ve Novick (1968) psikolojik ölçümlerin altında yatan yapıların iki seviyede tanımlanmasının önemini vurgulamaktadır. Birincisi, bir yapı gözlenebilir davranışlar yönünden tanımlanmalıdır. İkincisi ise, bir yapı kuramsal sistem içinde, diğer yapılarla olan mantıksal veya matematiksel ilişkisiyle tanımlanmalıdır.

Test Kuramının Araştırma ve Eğitimdeki Rolü

Araştırma ve eğitim metodolojisinin daha geniş çerçevesi içindeki test kuramının rolünü netleştirmek için eğitim ve sosyal bilimlerdeki araştırmaları iyi tanımlanmış aşamalardan oluşan bir süreç olarak düşünmek faydalı olmaktadır. Bunlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

  1. Bir araştırma sorusunu veya hipotezleri formüle etme.
  2. Çalışma sırasında hipotezdeki her bir değişkenin nasıl kontrol edildiğini veya ölçüldüğünü tanımlayarak değişken için işlevsel tanımların belirlenmesi
  3. Her bir değişkene ait gözlemlerin elde edilmesi ve sayısallaştırılması için ölçme aracının geliştirilmesi ve ölçümleri elde etmede gerekli olan yöntemlerin seçilmesi.
  4. Kullanılacak ölçme aracının ve yöntemin doğruluğunun ve duyarlılığının test edilmesi.
  5. Soruların yanıtlandırılmasına olanak sağlayacak bir deneysel desen çerçevesinde deneysel verilerin toplanması.
  6. Verilerin matematiksel olarak özetlenmesi ve gerekli olduğunda istatistiksel analizlerin yapılması.

Bu süreçte test kuramı 2’den 4’e kadar olan aşamalarla en yakından ilişkilidir. 4. basamak genellikle uygulamadan önce aracın işlevinin etkinliğinden emin olmak için, uygulama öncesi bir deneme örnekleminden veri toplanmasını ve istatistiksel yorumu gerektirir. Test geliştirmedeki ve araştırma araçlarının önceden test edilmesindeki başarısızlıklar eğitim ve sosyal bilimlerdeki araştırma sonuçlarının neden bazen çelişkili ve anlaşılmaz olduğunu açıklamaktadır. Araştırmacı uygulamaların etkili olup olmadığını, doğru etkilerin belirlenip belirlenemediğini ve ölçmelerin hatasız yapılıp yapılmadığını bilmeden, uygulamalar arasındaki fark gözlemlenemez.